‘TV’ler siyah beyazdı ama hayaller çok renkliydi’
Katıldığı her spor programlarında Mersinin kültür ve turizm şehri olduğunu ve yaşadığı Erdemli ilçesinin Limonu başkenti olduğunu sık sık dile getiren başarılı spor yorumcusu Cevdet Ünüvar, k; dün olduğu gibi bugünde, yarında, yaşadığım şehri tanıtmak İçin her ortamda büyük çaba göstereceğim dedi.

Ayrıca Cevdet Ünüvar’ın kurmuş olduğu Dünya Cenneti Mersin Erdemli, adlı sosyal medya hesaplarında zaman zaman yayınladığı yazılar dikkat çekiyor, son olarak yayınladığı yazı hepimzi gençliğimize, çoçukluğumuza, ve eski günlere götürerek nostalji anlar yaşattı..
İşte Spor yorumcusu Cevdet Ünüvar’ın o yazı;
Fotoğrafa bakıp hüküm verme hemen. Gerilere, 80’li,90’lı yıllara gideceğiz hep beraber…
Senin gibi sınırsız interneti olan evde, konforun dibine vurmuş, sıcacık hayatlar değildi o yıllar…Öyle ki, çamaşırlar senin, mandallar komşunundu…
Bir 51 ekran siyah beyaz televizyona 51 kişinin baktığı; her işyerinin tabelasının Dallas olduğu yıllardı o yıllar…Dallas tantuni, Dallas Terzi, Dallas pastane. Sanki olmazsa olmazlarımızdı.Kimi Jr. kimi Boby, kimi Suellen olmak ister, az sarışın havalı kızlara hep Lucy benzetmeleri, takma isimleri kullanılırdı.
TV’ler siyah beyazdı ama hayaller çok renkliydi.
Dizinin en can alıcı yerinde TEDAŞ küt diye elektriği keser, küfür kafirler koro olurdu.
Ya da yayın merkezden kopar, pırpırlı ekranın gözleri bozan görüntüsünden biran olsun gözler ayrılmazdı.Sonra o kutsal maşrapa ekrana gelir, “oh ya, yayın geliyor” lafları fısıldanırdı kalabalık içinde.
Öyle bir konsantrasyon hali ki, yayın kopardı, yanındaki komşusuna nasılsın demezdi teyzemiz(!)
Bir eve gidip gelmeyi de çok isterdi ama, “yerimi kaptırırım, ne olur ne olmaz” diye sıkışık bir halde, gözü ekranda öylece beklenirdi…
Evin sahibince, dizi biter bitmez fiş çekilirdi ki, iki de lafın beli kıralım diyenler çıkmasın, gidinde uyuyalım demenin şekli haliydi bu durum.
Çok güzeldi; çok güzel yıllardı o yıllar…
Şeker olsa çay, çay olsa sana yağ bulunmazdı. Kahve ise Brezilya kadar uzaktı evlerimize…
Bakkalla aran iyiyse, paralı müşteriysen Maltepe,Samsun; veresiyen çoksa Bafra Birinci sigarası lüksün olurdu.
Kent var Marlboro var diyeni çok bileniniz vardır, doğru diyorsunuz karaborsacılar ve tombalacılarda bulunurdu da ondan…
Mesele sigara markalarını zikretmek, reklam etmekte değil; gördüğünüz resmin yaşanmışlıklarını, yılların hengamesini kafanızda canlandırmak istedim sadece…
Her bakkalın etrafında sabahçı çay ocakları olurdu. 5’de mitili atarlar, söylemeseler de çay sigara yağ için erkenden pusu durumları; kime ne kadar çay şeker gelmiş, hangisini ne kadar alsak fiskoslarını öğrenmek içindi. Değil bakkalın adını,7 ceddini bilirdik.”karısı kimin nesi, oğlunun ismi, kızının güzelliği” hep bilinirdi(!) Birde akrabaysan değme keyfine.Kuyruğa girmene gerek kalmazdı. Sana orta çekmecede bekletilen yerden, sigaranın mavi kuşaklısı verilirdi.Neden mavi kuşak önemsenirdi onu da bilmiyorum hala…
En tanınmış iki kişi vardı semtte ; mahallenin bakkalları ve petrollerdeki pompacılar. İnanın sahipleri pompacılar kadar tanınmazdı(!)
İkisi de olmayan şeyleri satıyorlardı çünkü.
Saat başı oturulur, hep beraber bir radyonun etrafında TRT radyonun saat başı ajansları dinlenirdi.12 Eylül darbesi yeni yapılmış, ihtilalin izleri, terörün korkusu tazeydi hala. “Şurada şu kadar silah yakalandı, burada bu kadar terörist yakalandı” haberleri biter, mahallenin en ağa sakini haberleri hep beraber dinlememiş gibi, avama bir özet daha geçerdi.Paralıydı ya o, daha çok şey biliyor, görgüsü bilgisi fazla sanılırdı.
Kimseden itirazda gelmezdi hani.İşin açığı, mesele onu dinlemek de değildi, ortaya koyacağı tütün tablasıydı(!) Sırayla ağadan sarılır, içen eve doğru bir yol alırdı…Bu günde birkaç kez tekrar eder, dinlenen ağalar değişir, tütün tablası hiç değişmezdi(!)
Bir çamaşır ipinden nereye geldik değil mi…
Olsun, yaşadık, gördük bu yazdıklarımın tümünü. Yaşamadık diyen var mı o yılları görenlerden…
Devamı gelecek…
Her Pazar hayatın dünlerini paylaşmayı sürdüreceğiz…
Şimdiden Mutlu Pazar’lar hepinize…